RÜYA KUŞAĞI

İnsanı insan yapan çoğu zaman bambaşka bir canlı olmasıyla ilgilidir. Her canlının kendi içinde farklılıkları olduğu yadsınmaz bir hakikat olsa da insan hepsinden farklı karmaşalarla dolu bir yapıdır. Bu organizma için belki de dünyanın var oluşuyla beraber araştırmalar, çalışmalar yapılmış ve yapılmaya devam etmektedir. Her an yeni bulgular ortaya çıksa da bir takım genel kanılar değişmez. İnsanı insan yapan en önemli yanın düşünme yeteneği olması gibi mesela. İnsan düşünen, kararlar alan zaman zaman kendini yönetebilen, bazense kendine sadece seyirci olan, olabilen bir canlıdır. İşte bu düşünme yeteneği insanı bambaşka yerlere savurabilir. Bir his girdabının içinde bulabilir insan kendisini. Bu noktada bazı bazı kendini kontrol etse de kontrolünü tamamen yitirdiği bir alan vardır ki; biz buna rüya deriz. Bunu bir yolculuk olarak addedersek kişi kendi kendine bu seyahate çıkar ve tamamen silahsız olduğu bir alandır. Bazen hayatın rutin akışı içerisinde yaşanan şeyler rol alır

rüyalarda. Bu genellikle olağan karşılanır. Kimi zamansa hiç aklında fikrinde olmayan roller biçilip sahnelenir. Bu tip düşler insanı daha çok düşünmeye iter. Rüya yorumu olarak tabir edilen bir alan vardır ki, mutlaka kendi içerisinde bazı dinamikleri olan bu dünya insanı fazlasıyla etkiler. Bu alanın ne kadar gerçek olduğu tartışılagelse de kişinin bir mana araması sıklıkla görülen bir durumdur. İnsan rüyalardan sonra rüyalarına seyahat eder çoğunlukla. Bazen hiçbir mana veremediği de olsa da arayış içerisine girmekten kendini alamaz.

Başka kıvılcımlar taşıyabilir rüyalar. Bazen elinden tutup kırlarda koştururken, bazense kar altında bırakabilir. Kimi zaman hakkın rahmetine kavuşmuş bir yakınını görürken, kimi zamansa doğmamış çocuğuyla tanışır. Ne kadar bu rüyaların çok az bir kısmı hatırda kalsa da, insanın haleti ruhiyesini fazlasıyla etkilediği yadsınamaz bir gerçektir. Düş kurmak gibidir bazen rüyalar. İnsanın benliğini benliğinden alıp sonra bir anda ton değiştiren. Sımsıkı sarılarak gökkuşağı gibi hissettiren…